• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/nurullah kazan
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905324344126
  • https://www.twitter.com/nurullah kazan
  • https://www.instagram.com/kazan.nurullah
  • https://www.youtube.com/nurullah kazan
Site Haritası
DİNİ BİLGİLER
ETKİNLİK TAKVİMİ
osmanlı.padihşahlar

  

  


Allah Cennette görülecektir

Allah Cennette görülecektir
Sual: Cennet nimetleri yalnız bedene mi olacaktır? Müminler ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı görecekler mi?
CEVAP
Cennet nimetlerini, lezzetlerini yalnız bedenin lezzeti zannetmek yanlıştır. Dünyada yükselmeye başlayan bir ruh, bedenden ayrılınca, kıyamete kadar, her an yükselmeye devam eder. Cennette beden, sonsuz kalabilecek evsafta dünyadakinden bambaşka özellikte var olacaktır. Yükselmiş olan ruh, bu ceset ile birleşerek kıyamet hayatı başlayacaktır. Cennette, bedenin ve ruhun çok farklı nimetleri, lezzetleri olacaktır. Yüksek olanlar, Cennette de ruhun lezzetlerine önem vereceklerdir. Ruhun lezzeti, bedenin lezzetlerinden çok farklı ve çok fazla olacaktır. Ruhun lezzetlerinin en tatlısı, en yükseği de, Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek olacaktır.
Cennet lezzetlerinin tadını alabilmek için, önce acı, sıkıntı çekmek lazım değildir; çünkü Cennetteki bedenin yapısı, dünyadaki gibi değildir. Dünyadaki beden, yok olacak bir halde yaratıldı. Takriben yüz sene dayanacak kadar sağlamdır. Cennetteki beden ise, sonsuz kalacak, hiç yıpranmayacak sağlamlıktadır. Aralarındaki benzerlik, insan ile aynadaki hayali arasındaki benzerlik gibidir. İnsan aklı, kıyametteki varlıkları anlayamaz. Akıl, his organları ile duyulanları ve bunlara benzeyenleri anlayabilir. Cennet nimetlerini, lezzetlerini, dünyadakilere benzetmek, onlar üzerinde mantık, fikir yürütmek insanı, yanlış sonuçlara götürür. Bilinmeyen şeylerin, bilinen şeylere benzetilmesi batıldır.
Allahü teâlâyı, dünyada baş gözü ile görmek caiz ise de, kimse görmemiştir. Peygamber efendimiz Miracda, ahirete giderek görmüştür.
Allahü teâlâ, kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere kahır ve celal ile, yani azap edici olarak; salih müminlere ise, lütuf ve cemal ile
yani büyük bir nimet, büyük bir zevk olarak görünecektir. Cennette de, cemal sıfatı ile görünecektir.
Müminlerin ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlâyı görecekleri Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, [müminler] Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]
Meşhur bir hadis-i şerif meali de şöyledir. Peygamber efendimiz, ayın on dördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, [siz müminler Cennette] Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz.) [Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban]
Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna [Cennet] ve ziyadesi de vardır) mealindeki 26. âyet-i kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet [Allahü teâlâyı görmek] olarak açıklayıp, (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi açıkça görürsünüz) buyurdu. (Buhari)
Kâfirler, cemal sıfatı ile görme nimetinden mahrum kalacaklardır. Bir âyet meali şöyledir:
(Onlar [kâfirler] o gün Rablerini [cemal sıfatı ile] görmekten mahrumdur.) [Mutaffifin 15]
Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek büyük nimettir. Cennetteki bütün nimetlerden daha üstündür. Kâfirler ise, Cennete giremeyeceği için bu büyük nimetten mahrum kalacaklardır. Kâfirler, ahirette Allahü teâlâyı kahır sıfatı ile göreceklerdir, ancak bu görme bir nimet değil, büyük bir azap olacaktır.
İmam-ı Şafii, imam-ı Malik hazretleri gibi mezhep sahibi büyük âlimler, (Bu âyet-i kerime, müminlerin Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile göreceklerine bir delildir. Çünkü öyle olmasaydı, Kâfirler göremeyecek buyurulmazdı) demişlerdir. Hiç kimse denmiyor, kâfirler göremeyecek buyuruluyor. (Hazin)
Araf suresinin 143. âyet-i kerimesinde, Musa aleyhisselamın Allahü teâlâyı görmek istediği bildirilmektedir. Bu da Allahü teâlânın görüleceğinin delilidir; çünkü bir peygamberin, imkansız olan şeyi Allahü teâlâdan istemesi abes, hatta cahillik olurdu. Allahü teâlâ hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek ise peygamberliğe aykırıdır.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile "Allahü teâlâ dünyada görülmez" buyurdu. (1/283)
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyada Allahü teâlâyı gördüm diyen zındıktır. Evliyanın kalb gözü ile görmesi rüyet değildir. Onlara şühud hasıl olmaktadır.) (İtikadname)
İmam-ı Gazali hazretleri de, (Allahü teâlâyı dünyada görmek mümkün olmaz) buyuruyor. (İhya)
Dünyada Allahü teâlâyı görmek imkânsız olduğu için Hazret-i Âişe, (Resulullahın Allahü teâlâyı gördüğünü söyleyen yalan söylemiş olur) buyurmuştur. (Buhari)
İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi, Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miracda Allahü teâlâyı gördüğünü, ancak bunun dünya görmesi ile değil, ahiret görmesi ile görmek olduğunu bildirdiler.
Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Biz, Resulullahın Mirac gecesi Allahü teâlâyı görmesinin baş gözü ile olup, kalble ve rüyada olmadığına iman ederiz. Zira Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin Necm suresinin (Andolsun Onu, Sidretü'l-Münteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü) mealindeki 13 ve 14. âyet-i kerimeleri üzerine (Elbette Rabbimi gördüm), (Ben sidretü’l-müntehada Rabbimi gördüm. Öyle ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu) buyurduğunu bildirmiştir.
Allahü teâlâ Mirac gecesinde kendisini habibine aynen göstermiş olduğunu, İbni Abbas hazretleri İsra suresinin tefsirinde bildiriyor. Ve yine İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
Mirac gecesinde Resulullah, Allahü teâlâyı iki defa dünya gözü ile görmüştür. Hullet Hazret-i İbrahim için, kelam Musa aleyhisselam için, rüyet de Muhammed aleyhisselam için olmuştur. (Gunye) [Hullet, dostluk, Kelam, konuşma, Rüyet, baş gözü ile görme demektir.]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
O Server, Mirac gecesinde Rabbini dünyada değil, ahirette gördü. Çünkü o Server, o gece, zaman ve mekân çevresinden dışarı çıktı. Ezeli ve ebedi bir an buldu. Başlangıcı ve sonu bir nokta olarak gördü. Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete
gidişlerini ve Cennette oluşlarını, o gece gördü. İşte o makamdaki görmek, dünyada görmek değildir. Ahiret görmesi ile görmektir. Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak söylenmiştir. Dünyadan gidip gördüğü ve yine dünyaya geldiği için dünyada gördü denilmiştir. (1/283)
Allahü teâlâ, dünyada görülmez. Bu dünyada bu nimet nasip olsaydı, herkesten önce Hazret-i Musa görürdü. Peygamber efendimiz Miracda bu devletle şereflendi ise de, bu dünyada değildi. Cennete girip oradan gördü. Yani ahirette görmüş oldu. Dünyada iken, ahirete karıştı ve gördü. (3/17)
Necm suresinin, (Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı) mealindeki 17. âyet-i kerimesini imam-ı Rabbani hazretleri, (Mirac gecesinde, gözü Allahü teâlâdan hiç ayrılmadı) diye açıklamakta ve Allahü teâlâyı ahirette dünya gözü ile gördüğünü bildirmektedir. (1/129)
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Allahü teâlâyı Miracda gördü. Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi değil idi. (İtikadname)
Rüyada görmek, dünyada görmek değildir. Peygamber efendimiz, Allahü teâlâyı rüyada gördüğünü Camiussagir’deki hadis-i şerifte bildirmektedir. İslâm âlimlerinden de rüyada görenler olmuştur.
İmam-ı Nevevi hazretleri, (Enam suresi 103. âyetindeki Ona gözler erişemez demek, Onun zatının hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir. Yoksa rüyet haktır) buyuruyor.
Bid'at fırkalarından bazıları, (Enam) suresinin 103. âyetini delil getirerek, (Ona gözler erişemez) âyetine göre dünyada ve ahirette Allah’ı görmek imkânsızdır dediler. Bunun yanlış olduğunu, Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler bildiriyor. (Beydavi)
İmam-ı Rabbani hazretleri, Enam suresinin 103. âyetini açıklarken buyuruyor ki:
Müminler, ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı göreceklerdir. (3/44 ve 90)
İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ ahirette görülecektir. (Fıkh-ı ekber)
Kur'an-ı kerimde, (Dünyada kör olan, ahirette de kör olur) buyurulması, kâfirler içindir. Müminler, ahirette Allahü teâlâyı görecektir. (Berika)
Dünyada imandan mahrum olan, ahirette de rüyetten mahrum
olur. (Medarik)
Müminler, ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da, Allahü teâlâyı göreceklerdir. (Nuhbet-ül-Leali)
Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile, (Allahü teâlâyı müminler görür, fakat Cehennemde kâfirler göremez) buyuruyor. Ahirette Allahü teâlânın görüleceğinde icma vardır. Bunu inkâr edenler diyor ki:
(Görmek için beş şart gerek: Görünen şey bir yerde olmalı, bir tarafta olmalı, karşısında olmalı, çok uzak ve çok yakın olmamalı ve gözden çıkan şualar o şeye ulaşmalı! Bakan ile bakılan şey arasında ışık olmak da şarttır. Bu şartlar Allah için söylenemez ve görmek imkânsız olur.)
Bu şartlar dünya ölçüleri ile ilgilidir. Ahiret işleri, dünya işlerine hiç benzemez. Dünyanın batısında olan bir kör, Allahü teâlânın kudreti ile dünyanın doğusundaki bir karıncayı görür. Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez.
Ayrıca, ahirette, cisim olarak görülecek, sınırlı görecek diyen hiçbir Ehl-i sünnet âlimi yoktur.
Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dünyada anlaşılmadan bilindiği gibi, ahirette de anlaşılmadan görülecektir. (Tekmil-ül-iman)
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir. (1/266)
Her zaman görülecek mi?
Sual: Cennete giren müminler Allahü teâlâyı istedikleri her zaman görebilirler mi?
CEVAP
Tecelli genel ve özel olmak üzere iki kısımdır:
Genel tecelli bir Cuma günü kadar olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ Cennet ehline her Cuma günü tecelli eder.) [Cami-us-sagir]
Özel tecellide Cennettekiler eşit değildir. İlim ve ameldeki olgunluklarına göre görürler. En yüksek derecede olanlar, her zaman müşahede ederler. (Feraid-ül-fevaid)
Cennette görmek ne demek?
Sual: Abdurrahim Semerkandi, Füsul-i imadi fıkıh kitabında diyor ki: (Bir kimse, Allah’ı Cennette görüyorum derse kâfirdir.
Cennetten görüyorum derse kâfir değildir. Zira birincisinde Allah mekâna nispet edilmiştir. (Cennetten görüyorum) sözündeki maksat, (Allah Cennette olacağı için, Onu Cennette görürüm) ise yine kâfirdir.)
Okuduğum diğer kitaplarda ise, (Cennette Allah görülecektir) deniyor. Bu nasıl küfür olur?
CEVAP
Bir kere tercüme Türkçe’ye uygun değil. Cennette veya Cennetten görüyorum denmez. Çünkü henüz Cennete gitmedi ki öyle bir şey desin. Cennette veya Cennetten görülecek der.
Tercüme düzgün değil, maksat açık anlatılamamış. Ahirette, mahşerde Allahü teâlâ görülecektir. Bu demek hâşâ, (Allah ahirettedir, mahşerdedir) demek değildir. Allah Cennette de görülecektir. Cennette müminlere hitap edecektir. Böyle söylemek de hâşâ, (Allah, Cennettedir) anlamında değildir. Allah mekândan münezzehtir. (Allah, Cennettedir, ahirettedir, dünyadadır, kâinattadır, Arştadır) gibi sözlerin hepsi yanlıştır. Cennette mekândan münezzeh olarak görülecektir.
Cennetten görülecek derken, bir yönden görülecek demek de aynı şekilde caiz değildir. O da mekân tayin edilmiş olur. Din kitapları diyor ki:
Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihatasız, yani bir şekilde olmayarak görecektir. Allahü teâlâyı ahirette görmeye inanırız. Nasıl görüleceğini düşünmeyiz. Çünkü, Onu görmeyi akıl anlayamaz. İnanmaktan başka çare yoktur. Felsefecilere ve Mutezile’ye ve Ehl-i sünnetten başka bütün fırkalara yazıklar olsun ki, kör olduklarından, buna inanmaktan mahrum kaldılar. Görmedikleri, bilmedikleri şeyi gördükleri şeylere benzetmeye kalkarak iman şerefine kavuşamadılar. (Mektubat-ı Rabbani 2/67)
Allahü teâlâyı müminler Cennette görecektir. Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir. Nasıl olduğu bilinmeyeni, anlaşılmayanı görmek de, nasıl olduğu anlaşılmayan bir görmek olur. (Mektubat-ı Rabbani 3/17)
Allahü teâlâ, Cennette mümin kullarına (Kullarım, Benden daha ne istersiniz ki vereyim) buyuracak, Cennette, mekândan münezzeh olduğu halde cemalini gösterecektir. (Miftah-ül cenne)
Kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere, kahr ve celal ile; salih
müminlere ise, lütuf ve cemal ile görünecektir. Müminler, Cennette, cemal sıfatı ile görecektir. (İtikadname - Mevlana Halid-i Bağdadi)
İnkâr eden mahrum kalır
Sual: Cennettekilerin, Allahü teâlâyı göreceğini inkâr eden kimse, bozuk itikadının cezasını Cehennemde çektikten sonra Cennete girse, Allahü teâlâyı göremez mi?
CEVAP
İtikadı bozuk olan bir kimse, imanla ölür de, Cehennemde bozuk itikadının cezasını çektikten sonra Cennete girerse, Allahü teâlâyı görür. Cennet, nimetlerden mahrum olma yeri değildir. Allahü teâlânın Cennette görüleceğini inkâr edenlerin, Nass’ları yani mânâsı açık olan âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri inkâr ettikleri için, Cennete hiç giremeyecekleri bildirilmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, [müminler] Rablerine bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23]
Her âyet-i kerimeyi inkâr küfür olduğu gibi, bu âyet-i kerimeyi de inkâr küfür olur. Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerimenin açıklaması olarak Kütüb-i sittenin hepsinde bulunan meşhur ve sahih bir hadis-i şerifte, ayın dolunay olduğu bir zamanda buyuruyor ki:
(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, [Cennette] Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz.) [Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban]
Bu meşhur hadis-i şerifi de inkâr, yukarıdaki âyet-i kerimeyi inkâr gibidir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ akıl ve insaf versin de, Allahü teâlâ Cennette görülemez diyenler, Kur’an-ı kerimde açıkça bildirilmiş olan Nass’lara karşı gelmesinler. Sahih hadisleri inkâr etmesinler. Bunlar gibi, açık bildirilmiş olanlara iman etmek lazımdır. Bunların nasıl olduklarını Allah bilir demeli. Anlamadıkları için, aklım ermiyor demeli. Kendi aklına güvenip, anlamadığına inanmamak, çok yanlıştır. (3/44)
Allahü teâlâyı Cennette görmeye inanmak şerefinden mahrum olanlar, bu saadete kavuşmakla nasıl şereflenebilir? (İnkâr eden, mahrum kalır) buyurulmuştur. Cennette olup da görmemek de uygun değildir, çünkü İslamiyet, (Cennette olanların hepsi görecektir) diyor. Bir kısmı görecek, bir kısmı görmeyecek demiyor.
(3/17)
Bu ifadelerden, Allahü teâlâyı görmeyi inkâr edenlerin, açık Nass’ları inkâr ettikleri için, Cennete giremeyecekleri anlaşılıyor.


Yorumlar - Yorum Yaz
Nizam-ı Alem Ocakları

    FACEBOOK SAYFASI

  


Anket
Kur'an-ı Kerim'in günlük yaşantımızda Hangi amaçla Okuyorsunuz
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
DOST SİTELER

 

Osmanlı Padihşahları